Hoşbeş

bir zeval düşkünü olarak biliniz beni!
beni hanenize bağlayıp asın: yeri geldiğinde çarpılayıp kapımı, dilime nüktedan bir hüzme basın!



8 Şubat 2011 Salı

Hüzünlenmek İçin Hüzünlü Şarkılar Dinlemek

Sanki her birimiz, birbirimizin aynısıyız (aynası mıyız öyleyse?). Ve hep birbirimizi kopyalıyoruz çoklukla.
İşte hüzün, buyur otur şöyle başucuna...

Ve selam, sabah sonra
"gidiyorum hoşçakal!" diyen bir dil
ve yoksunluk,
hani bazen öyle bir başına,
kar altında dolanan tarla kuşu emsal...

3 Şubat 2011 Perşembe

Yapılan bir haksızlık, ahlaksızlık, namussuzluk veya alçaklık karşısında asla sessiz kalmamak gerektiğini yeniden anladım. Sessiz kalmak, yapılanı onaylamak anlamına gelebilir ki, durumun belki de kendisinden daha feci bir neticedir bu.
Hiçbir kötülüğün onay makamı olmamak, onun normalleştirilmesine basamak olmamak adına, "gerçeği arayış" adına karşısında durmak gerekir düşmana yapılan alçaklığın bile!
Erdemi, ahlakı ve yer yer Tanrılarını bile pazar çeken modeller, sizleri tanıyorum ve artık saklanamazsınız ilanihaye çaputlarınızın altında. Sizin gibi görünmemek adına, gerekirse çırılçıplak gezeceğim. Bilin ki, ipliğiniz bir gün sizin de pazara çıkacak.
Aklımın içindekiler, hiçbir sınırlama olmaksızın kendiliğinden dökülseler ve kurtulsam dışarı çıkmak için yaptıkları baskı karşısındaki direnişlerimin katlanılamaz acılarından.
Kimseyi sevdiğimi zannetmiyorum, kimse de beni sevmesin insaniyet namına. Ha bir yerlerde bedenimi veya ruhumumu bulursunuz: Varın terk edin beni kendi kimsesizliğime, bilinsin ki, ben öyle çok daha huzurluyum!
Yanımda yöremde, küçük menfaatler için biten "quasimodo" tiplerden usandım, bıktım! Hele bunlar bir de kendilerini tonlarca makyajın ve çekici ambalajın içinde sunmuyorlar mı? çıldırayazıyorum.
İnsanın gerçek hissiyatı gözlerinde saklıdır ve bu asla başkalaştırılamaz. Gerçek hissiyatı insanın, "bir ölüm tarlası" değil ama gerçekleri bize haykıran binlerce mananın ekili olduğu özgün bir alan olan yüzünde gömülüdür. Oradan gözlerine, oradan bizlere kadar ulaşır, çözümleyebilirsek!
Ne gerek var doğallığını bozmaya, neysen osundur, bunun kandırmacası nasıl olabilir? Unutmayın; kandırmaca, sürdürülebilir olduğunca işe yarar. Daha en başında hepinizi biliyorsam zaten! Geçmiş olsun...



NOT:
Resim bir yerlerden alıntıdır. Nereden olduğunu hatırlamıyorum. Taraflardan herhangi birinin itirazı söz konusu olursa kaldırılabilir!